deneme
Bu sitede aklıma gelen, içimden geçen şeyler bulunacaktır.
23 Ekim 2008 Perşembe
Ömrüm Yollarda mı Geçecek?
29 Temmuz 2008 Salı
YORGUN OLDUĞUMDA AVATARI İZLİYORUM
Bazen çok yorgun oluyorum. Fiziksel değil ruhsal yorgunluk. böyle zamanlarda en iyisi çizgifilm seyretmek. Avatar'ı mesela. Hava büken, su büken hayali kahramanları seyredeceksin ve sorunları nasıl da kolay çözebildiklerini görüp kıskanacaksın.
Çocukluğunda izlediğin çizgifilmleri hatırlayacaksın ve o zamanlar sana daha da çocukca gelecek. Çocukken çizgifilm izlemek ne kadar normalse, büyüdüğünde izlemek da o kadar normal olmalı. Avatar olabilmeyi hayal etmek için çocuk olmak gerekmiyor.
Yorgunken, özellikle ruhun.... geç televizyonun karşısına ve Avatarı izle. Kısa süre için de olsa yorgunluğundan kurtul.
22 Ocak 2008 Salı
ZORUNLULUK MU, SORUMLULUK MU
İlkokul 3. sınıfta okuyan bir kızım var. Hayatı genelde ev ve okul arasında geçiyor. Çocukluğumu, onun yaşında olduğum dönemleri hatırlamadan ve dolayısı ile kıyaslamadan edemiyorum kendimi. Üçüncü sınıfta okuduğumdan beri aradan neredeyse 24 yıl geçmiş. Şimdi silik fotoğraftan seçmeye çalıştığım belirgin olmayan insan yüzleri gibi o günler.
Ders çalışmak ve ödev yapmak bir öğrencinin temel sorumluluğu. Ben kızıma öğüt verirken en başta öğretmenini de iyi dinlemelisin diyorum. Eğer orada aksama olursa biliyorum ki ne öğrenebilir ne de ödevlerini yapabilir dolayısı ile başarısız bir öğrenci olur. 9 yaşında bir çocuk için bir konu üstünde uzun süre yoğunlaşmak zor. Ben bile bu yaşımda 1 saatten fazla konsantre olamıyorum. Öğretmeni bir ödev verdiğinde en az 2 saatlik oluyor ve bu kadar uzun süre yoğunlaşamayacağı için de sıkılıyor ve ödevi yapamıyor. Bu noktada ben devreye giriyorum. Ödev yapılmayınca ödevi yapanlardan geri kalacağı için doğal bir başarısızlık kaçınılmaz. Ödev verilmeli mi, verilecekse bu kadar mı verilir gibi konuları bilemem, eğitimbilimci değilim. Benim bildiğim ortada ödev yapmak gibi bir sorun var ve çözülmeli.
Sıkılmak normal öncelikle bunu söylemek gerek. Fakat sıkılıyorum diye yapmam gereken işi yapmamam yanlış. Kızıma verdiğim ilk öğüt bu. Sıkıldığın anda yapmak durumunda olduğun işi bırakırsan başarısız olursun. Kimse yaptığı her işten son derece keyif alarak yapmıyor bu gerçekci bir durum değil. Bu noktada yaşadığım hayattan aldığım derslerden birisini ona da iletmeye çalışıyorum. Bir öğrencinin sorumlulukları nelerdir? Öğrenmek ve okulda başarılı olmak. Bu kadar basit. Eğer bunu bir zorunluluk olarak algılarsan o işi devam ettirmen mümkün değil. Bu senin sorumluluğun.
Kısaca ödev yapma ile ilgili böyle bir konuşma ne derece faydalı olur dokuz yaşında bir çocuk için bilemem. Maalesef sadece benim kızım için değil herkes için geçerli bir kural var. "Önemli olan karşındakinin ne anladığıdır senin ne anlattığın değil." Ne kadar algıladığını bilemiyorum ama doğru bildiğim şeyi sık sık tekrarlarsam aklında bir yer tutar diye umut ediyorum. Bu durumda da yine sorunlar var. Ya benim bildiğim doğru değilse, ya da bildiğim şey doğru ama yanlış zamanda söylüyorsam, ya da doğru zamanda doğru şeyi söylüyor fakat yanlış kelimelerle ifade ediyorssam. Bu ya'lar hiç bitmiyorum. Kızımın şansı varsa doğru şeyleri yapıyorumdur. Yoksa o da benim gibi sakat bir çocukluk ve sonra da sakat bir hayat yaşamaya mahkum demektir.
Bol şans kızım... ben ve annenden dolayı...
Gönderen cem zaman: 10:39 0 yorum
Etiketler: ders, dokuz yaş, eğitim, ilkokul, ödev, öğüt, sorumluluk, zorunluluk
18 Ocak 2008 Cuma
RADYOLAR
İşim gereği neredeyse bütün ülkeyi gezdiğim için şehirlerimizle ilgili genel bir gözlemim oluştu. Uzun yolda vakit geçsin diye radyo dinlemek gerekiyor. Ağırlıklı olarak TRT radyoları bazen de bölgesel istasyonları dinliyorum. En geniş yayın ağına TRT sahip onlar da olmasa yollar hiç bitmeyecek. Asıl yazmak istediğim yerel radyolar.
Hemen hemen her ilde ve de ilçede yörenin radyolarını bulmak mümkün ve neredeyse hepsinin ortak özelliği dini radyolar olmaları. Gizli bir örgüt gibiler konular ve içerik hemen hemen heryerde aynı. Hadislerden, Kurandan, Din Bilginlerinden vb. şeylerden bahsediliyor. Müzik yayını ilahiler ve türünü adlandıramadığım bir çeşit müzik (arkadan zikir töreninden alınma bir tempo üstüne sözler.)
O tarz müzikle uzun yol yapmak mümkün değil, ayrıca bir de sohbet konuları hiç bana uygun değil. mecburen hiçbirşey bulamadığım zamanlar dinliyorum ve görüyorum ki gizli bir örgüt gibi çalışıyor radyolar. Şeriatın en koyu halini savunan programlar yapılıyor buralarda. Gidiş nereye doğru bilemiyorum. Üzücü bir durum.
8 Ocak 2008 Salı
PROLAKTINOMA İLE İLGİLİ 2
Yakup Bey,
Sizin sorununuz benimkine çok benziyor. Olgunlukla karşılamanız çok iyi aslında çok da büyütülecek birşey değil doğrusu. Başınıza gelebilecek en iyi tümör bu... Sorun şu o tümörün oradan alınması da şart yoksa rahatsızlığınıza sebep olan şey çözülmüş olmayacak. Neticede vücudunuzda olmaması gereken birşeyden bahsediyoruz. Hipofiz de öyle bir bez ki vücudun büyüme, cinsellik vb. şeylerini kontrol ediyor. O yanlış çalışınca da maalesef vücutta olmaması gereken şeyler oluyor. Detaylarını en az benim kadar siz de bilirsiniz.
Tedaviye gelince Dostinex adlı ilaç kullanılıyor. Etkin maddesi Bromo Kriptin. Ameliyattan sonra haftda iki bir ay sonrada haftada 1 kullanmaya devam ettim 4 yıldır aralıksız kullanıyorum. İlaç pahalı şişesi 80 TL civarında eğer sigortan olmasaydı durumun zor derdim umarım hiç işsiz dönemim olmaz ilerde. Ben yaklaşık 1 yıl sigortasız kaldığım için cebimden almak zorunda kalmıştım ve zorlamıştı maddi olarak. Sıkıntı daha çok sürekli hastaneye ve doktorlara bağımlı olman . İlaç yazdırmak için sürekli hasataneye gidip sıraya girmek vs. gibi şeyler çok yorucu oluyor. Gerçi son zamanlarda hastaneler daha kolay eskiden çok daha fazla eziyet oluyordu.
Hastanede tanıdığın varsa işlerin daha kısa sürede biter o kesin. Öbür türlü yorucu bir süreç seni bekler. Ameliyat olmadan 3-4 gün önce hastaneye yattım, gereken tetkikler yapıldı bu sürede. Ameliyattan sonra da 3-4 gün, sonra evde 15 gün yattım. Çünkü nefes alırken bile başım ağrıyordu. Kolay değil burundan da olsa neticede beynine hava değiyor bir kere.
Şu anda herhangi bir problem yaşamıyorum ama ilaç ve iğne tedavisini kestiğim anda tümör büyümeye devam ediyor. Tek sıkıntı o.
Sana da geçmiş olsun.
Gönderen cem zaman: 00:24 0 yorum
Etiketler: ameliyat, bromo kriptin, dostinex, hipofiz, prolaktinoma
PROLAKTINOMA İLE İLGİLİ
Cem bey ben dün size msj atmıştım. problemim sizinkiyle aynı. ilgili yazınızı internette okudum. bendeki sizin kadar büyümemiş. ama bende aşırı stres ve üzüntü yapıyor. başta ameliyat olmamayı düşünüyordum ama riskli olabileceğini düşündüm. İlaçla tedavi olamak uzun süreçli ve yan etkilerinden korkuyorum. Ne de olsa sorun beyine çok yakında ve gerekli müdahelelrde beynin zarar göreceğini düşünüyorum. Artık tedavi benim için öyle bir noktaya geldi ki hayatımın dönüm noktası olacak diyebilirim. Siz bu konuda tecrübeli bir insan olarak bana önerebileceğiniz şeyler nelerdir. Bana ne tür yardımınız olabilir? ilginiz adına şimdiden teşekkür ederim.
Kadir Bey,
Size de geçmiş olsun. Meğer ne çok prolaktinoma sorunu olan insan varmış. İlk başlarda çok ender bir problem olduğunu düşünmüştüm ama sadece Türkiyede değil dünyada da yaygın olan bir problemmiş bu. Ameliyat kararını vermekte çekinmeyin sizin tümörünüzün boyutunu bilmiyorum ama eğer benim ki kadar büyükse ameliyat kaçınılmaz. İki ihtimal var ya kafatasını açıyorlar ya da burundan ameliyat ediyorlar, bu tümörün yeri ve boyutlarına göre değişiyor. Eğer burundan olursa risk az ama kafatası açılırsa iyileşme süresinin çok uzun olacağını söylemişlerdi bana. Ben burundan ameliyat olmuştum. 4 gün hastanede yattıktan sonra 15 gün de evde dinlendim ve hayatıma devam ettim. 2003 den beri de Dostinex adlı ilacı haftada bir kullanıyorum. Ayrıca testesteron hormonumda düşük olduğu için ayda bir testeron iğnesi vuruluyorum.
İlacın yat etkisi yok, mekanizmasını bilmiyorum ama ilacın etkin maddesi hipofize ulaşıyor ve aşırı prolaktin salgılamasını durduruyor. Böylece vücutta normal seviyede proklaktin kalması sağlanıyor. Prolaktinin hipofiz üzerinde birikmesi bende sağ gözümde görme kaybına neden olmuştu. Siz de yan etkileri neler bilemiyorum. Onlarca yan etkisi olduğunu biliyorum. Eğer ilaç kullanmazsanız bu yan etkilerden kurtulamazsınız o kesin.
Tümör yapısı bildiğim kadarıyla sıvı yani amaç o sıvıyı boşaltmak. Eğer burundan ulaşılabilecek bir yerdeyse ve iyi cerrahların elinde olursanız korkmayın. Ben Ankarada Hacettepede ameliyat olmuştum. Türkiyedeki en iyi cerrahlar orada diye biliyorum. Siz hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama bu konuda tecrübeleri olan cerrahlara kendinizi emanet edin derim.
Bilemiyorum bilgiler yardımcı oldu mu? Umarım kısa sürede sağlığınıza kavuşursunuz.
GEÇMİŞ OLSUN...
Gönderen cem zaman: 00:15 0 yorum
Etiketler: dostinex, hacettepe, prolaktinoma
15 Kasım 2007 Perşembe
GEÇEN SÜRE İÇİNDE
Ne kadar da uzun süre olmuş birşeyler yazmayalı. Kasım ayı yoğun geçiyor. Samsun'daki ihaleyi aldıktan sonra hızla çalışmalara başladım. Yapılacak çok iş var. Dün de Samsun gittim ve sözleşmeyi imzaladık.
Bu arada ben de "Facebook'a" üye oldum. İlk bir iki gün heyecanlıydı ama sonra motivasyonum kayboldu. Alalade bir site haline dönüştü. İlk birkaç gün acaba eskilerden kimseyi bulabilir miyim diye umutla ilkokulumu, ortaokulumu, lisemi araştırdım ama kimseyi bulamadım. Zaten bulsam ne olacaktı ki. İnsan ortak birşeyler yaşamayınca eski günlerin tadını bulamıyor ve umutla beklediği sıcak diyaloglar bir daha eskisi gibi kurulamıyor.
Arkadaşlık nankörce bir durum araya zaman girince eski tadı kalmayan gazı kaçmış gazoz gibi hissedilen bir durum.
Gönderen cem zaman: 15:01 0 yorum
Etiketler: arkadaşlık, facebook