Bu sitede aklıma gelen, içimden geçen şeyler bulunacaktır.

15 Eylül 2007 Cumartesi

BEYNİMDEKİ TÜMÖR

Bundan yüz bilemedin elli yıl önce dünyaya gelmiş olsaydım çok büyük ihtimalle 33 yaşımı göremeyecektim. 2003 yılının 17 Temmuzunda beynimden tümör ameliyatı oldum. Bu tarihten 1 hafta önce teşhis konulmuştu. 2001 yılından başlayarak yavaş yavaş sağ gözüm görmemeye başladı. Ameliyat olma kararım alındığı dönemde sağ gözüm ancak %10 oranında görüyordu.
İki yıl boyunca 4 farklı göz doktoruna gitmiştim ve hepsi de benzer tespitlerde bulunmuşlardı. Gözümün bozuk olduğuna hükmetmişlerdi. Ancak beşinci doktor sorunun gözde değil de beyinde olabileceğine ihtimal vermiş ve MR çektirmemi istemişti. MR’ın neticesi tam bir hezimet olmuştu benim için. Kafamın içinde yumurta büyüklüğünde bir tümör duruyordu.
Başımdan kaynar sular dökülmüştü. nasıl böyle birşey olabilirdi. Böyle şeyler hep filmlerde olurdu benim başıma neden geliyordu bunlar. Tabii ki çok kötü hissediyordum kendimi. Abimin hekim olması sayesinde hızlı bir araştırma neticesinde en iyi beyin cerrahlarının olduğunu öğrendiğimiz Hacettepe’ye yattım. Ameliyata girerken öleceğim diye çok korkuyordum.
Şanslıydım aslında abimin tabiriyle “başıma gelebilecek en iyi tümör gelmişti”. Adını da öğrenmiştim yumurta tümörümün “Hipofiz Adenomu: Prolaktinoma”. Ameliyat iyi geçti ve yumurtamdan kurtuldum. Şimdi sürekli ilaç kullanıyorum. Aradan geçen dört yılın ardından tümörümü yaşama gündemimde ön plana alma sebebim kanımdaki prolaktin seviyesinin tekrar 150′nin üstüne çıktığını öğrenmem oldu.

Olması gereken en üst seviye 18 iken 150′nin de üstünde çıkması ilacı kullanmadığım anda tekrar tümörümün ortaya çıkacağını gösterdi. Bir ay gibi bir sürede bu kadar hızlı artmış olması hatıralarımı canlandırdı.
Şanslı hissediyorum kendimi. Şu an, 2007 yılının Temmuz ayında, hala soluk alıp veriyor olmamın sebebi erken müdehale denilebilir. Aslında çok erken de değil ama hiç müdehale edilmemesinden iyidir. Eğer MR teknolojisinin keşfedilmediği bir dönemde yaşıyor olsaydım yaşamıyor olacaktım. Bu da çok eskilere gitmeden en fazla 100 yıl önce aynı hastalıktan dolayı çok kolay ölebileceğimi bana gösterdiğinde ister istemez kendimi şanslı hissediyorum.
Kafamın içinde beni öldürebilecek bir şeyi neden oluşturuyorum. Bu durumun doğal seçilimle bir ilgisi var mı? Benimle aynı hastalığa sahip olduğu için bu güne kadar kaç insan öldü acaba? Günümüzde bu hastalık neye hizmet ediyor?

0 yorum:

Yazacağım roman sponsor bekliyor (waiting for a sponsor to write novel)

yazacağım romana sponsor arıyorum (searching for a sponsor to write novel)
Free Counters
Free Counter